Kendisi Psikolog Hüseyin Kaçın. Maalesef kendi sitesindeki "Hakkımda" kısmında bir cümleden fazlasına yer vermemiş;
"14 Nisan 1974 doğumlu, İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü 1995 yılı mezunuyum."
Sen bu hayatta ne yaptın, neyi araştırdın, ne tarz çalışmalar yaptın, üniversiteden hangi tez konusuyla mezun oldun gibi soruları araştırsak elbet bir yerlerden çıkar. Fakat Hüseyin bey kendisi lütfedip internet sitesinde bunları yazma ihtiyacı duymamış. Niçin? Çünkü gerek yok. Kaç kişi merak edip bakacak ki bunlara? Bu memleketin insanı, diploması bile olmadan doktorluk yapanları bile gördü. O da haklı...
Bu arkadaş çocuk psikoloğu olmasına rağmen; hayat mı dersiniz, kader mi dersiniz, bir şekilde eşcinsel terapisi yapmaya niyetleniyor. Zira kendisi, bir takım sünnet sakallı spikerlerin program yaptığı televizyon kanallarında "ahlaki çöküntü arttı, manevi eksiklik eşcinselliğe sebep oluyor" gibi açıklamalar yapan bir insan evladı.
Kendi ismiyle kurduğu web sitesindeki "eşcinsel terapi" başlığı altındaki satırlar psikoloji, psikanaliz ve psikiyatri çevrelerini ağlatacak türden;
"Eşcinsellerin kendilerini suçlu, huzursuz, yalnız, depresif, sıkıntılı ve gergin hissetmeleri sık rastlanan bir durumdur."
İnanın tanıdığım hiçbir eşcinselin bu tarz sorunları yok. Varsa da düzeltilmesi gereken bu sorunlardır. Yani sorun bu durumlardır, kişinin cinsel yönelimi değil...
"Yani ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde eşcinsel eylemlerini sürdürmek zorunda kalmak veya dürtüyü kontrol edememek kişide ruhsal sıkıntı yaratabilir."
"Ruhuna ve benliğine aykırı olmak" tabiri ancak ve ancak "nasıl laf salatası yapsam da siteyi dolu göstersem" fikrinin ürünü olabilir. Bir insan, üstelik heteroseksüelliğin yaygın ve doğru kabul edildiği, şu kendini feminist zanneden kadınların "erkek egemen" diye bağırdığı bir toplumda yaşayan bir insan, ciddi tehdit altında olmadıkça ruhuna ve benliğine aykırı olduğu halde nasıl/neden eşcinsel olabilir, çok merak ediyorum...
"Ayrıca eşcinsellik; özgür bir tercihin değil, genellikle çocuklukta yaşanan travmaların ve (anne-baba) ihmallerin bir sonucu gelişen bir durumdur."
Eğer eşcinselliği başka hiçbir ihtimali düşünmeden, bodoslama böyle değerlendirebiliyorsak heteroseksüelliği de toplum baskısına gayet rahat şekilde bağlayabiliriz. Üstelik böyle bir saçmalama sayesinde kendisine psikolog diyen bir şahsın ne kadar klasik bir yanılgıya imza attığını da görebiliyoruz.
Eşcinsellik, tüm dünyada ve bazen bilimsel anlamda yanlış yorumlanan bir olgudur. Eşcinsellik, hemcinslerin cinsel ilişkiye girmesi değildir. Anatomik ve fizyolojik easlar doğrultusunda anal seksten her canlı zevk alabilir. Yani bütün erkekler prostat ve g noktası sayesinde amiyane tabirle götlerinin sikilmesinden zevk alabilir durumdadır. Bu eşcinsellik değildir.
Eşcinsel kelimesindeki "cinsel", tenasül değil cinsiyet manasında kullanılmıştır. Bu karışıklığın sebebi ingilizcede "sex, sexual" gibi kelimelerin her iki manada da kullanılmasından ötürü olabilir. Eşcinsellik, straight bir insanın karşı cins hakkında hissedebileceği duyguları eşcinsel kişinin hemcinsine hissetmesi durumundan daha karmaşık değildir.
"Bu açıdan baktığımızda da eşcinsellik ruhsal bir bozukluktur, bir cinsel eğilim bozukluğudur, bir cinsel kimlik bozukluğudur."
Eşcinsellik hastalık olmadığı için tedavi de edilemez. eşcinsellere straight olmaları için psikolojik telkinler tedavi değil, tam tersi de mümkün olabilen yönlendirmelerdir. Eşcinsellik hastalık olmadığı gibi kesin olarak sonradan olunabilen ya da doğuştan gelen bir durum da değildir. Bazen psikolojik esaslara bazen de hormonal vücut hareketlerine dayanır.
1973 ve 1975 yıllarında amerikan psikoloji derneği ve amerikan psikiyatri derneği, 1992 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) eşcinselliği hastalık-bozukluk kategorisinden çıkardı. Bunlarla birlikte dünyadaki hiçbir sağlık topluluğu da eşcinselliğin hastalık olduğunu söylemiyor. Peki Hüseyin Kaçın hangi araştırmaya, hangi gözleme, hangi kaynağa dayanarak eşcinselliğin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu iddia edebiliyor?
Ekşi Sözlük'teki "Eşcinsellik" başlığının altında "sex addict" mahlaslı yazarın yazısından bir alıntı yapacağım. Alıntıya lüzum olmadan kendim de aynı mealde bir şeyler yazabilirdim fakat malumun ilamını oturup uzun uzun yazmaya üşeniyorum. Bununla birlikte zaten bu yazının çoğu kısmını da farklı mecralarda yazdığım yazılardan "kopyala, yapıştır ve düzelt" kurgusuyla oluşturdum.
'sex addict'in yazdıklarına gelirsek;
"Eşcinsel olduğu için psikolog veya psikiyatrist desteğine ihtiyaç duyanlar olabilir; ancak bu durum o bireylerin eşcinsel olmalarından kaynaklanmıyor. Eşcinseller, toplumda ayrımcılıkla karşı karşıya oldukları için, toplum tarafından reddedildikleri veya aşağılandıkları için, uzman desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Toplumun eşcinsellere yönelik herhangi bir ayrımcılığı falan olmasa, uzman desteğine ihtiyaç kalmaz. Burada sorun eşcinsellerde değil, eşcinselleri reddeden toplumda."
Yazık ki Hüseyin bey alt tarafı saati 500 liraya birkaç bunalımlı insanın dertlerini dinleyip "hmm" sesleri çıkarmak gibi basit ve beynini zorlamayacak bir kariyer seçeneği varken daracık vizyonuyla üzerine vazife olmayan işlere kalkışmış ve bir fiyaskonun baş kahramanı olmuş.
Ayrıca kendisi ve sitesiyle ilgili Radikal gazetesinde yayınlanan Pınar Öğünç'ün "Eşcinselliğe değil bu zihniyete terapi lazım" başlıklı tepki yazısına siteden link verip altına da hiçbir cevap ya da açıklama olmaksızın "26/12/2011 tarihli Radikal Gazetesinde sitemiz ve eşcinsel terapiler hakkında yayınlanan makaleye ulaşmak için tıklayınız" yazması da bana, kendi kendime "bu nasıl bir yüzsüzlük" diye sordurttu.
Buyrun gerisini de siz okuyun, yorumlayın: http://www.huseyinkacin.com/